have [uk] - Turkish English Dictionary
History

have [uk]



Meanings of "have [uk]" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

English Turkish
Slang
have [uk] v. kavgada yenmek
have [uk] v. mağlup etmek
have [uk] v. karşılaşmayı kazanmak

Meanings of "have [uk]" with other terms in English Turkish Dictionary : 260 result(s)

English Turkish
General
have up [uk] v. dava etmek
have up [uk] v. tutuklamak
Phrasals
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) laf etmek
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) tartışmak
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) laf dalaşı yapmak
Colloquial
have it large [uk] v. dağıtmak
have it large [uk] v. kendini eğlenceye vermek
have it large [uk] v. eğlencenin dibine vurmak
have done with somebody/something [uk] v. biriyle/bir şeyle olan ilişkisini bitirmek
have done with somebody/something [uk] v. biriyle/bir şeyle ilişkisini kesmek
have done with somebody/something [uk] v. biriyle/bir şeyle işi bitmek
have done with somebody/something [uk] v. biriyle/bir şeyle işi kalmamak
have done with somebody/something [uk] v. biriyle/bir şeyle uğraşmayı kesmek
have done with somebody/something [uk] v. birini/bir şeyi bırakmak
have a go [uk] v. (fiziksel olarak) saldırmak
have a go [uk] v. (gereksiz yere veya aşırı derecede) azarlamak
have a go [uk] v. eleştirmek
have a go [uk] v. paylamak
have-a-go [uk] v. (fiziksel olarak) saldırmak
have-a-go [uk] v. (gereksiz veya aşırı) azarlamak
have-a-go [uk] v. eleştirmek
have-a-go [uk] v. paylamak
Idioms
have a pink fit [uk] v. çok sinirlenmek
have a pink fit [uk] v. küplere binmek
have a pink fit [uk] v. tepesi atmak
have a pink fit [uk] v. tepesinin tası atmak
have a pink fit [uk] v. sinirden deliye dönmek
have a pink fit [uk] v. köpürmek
have a pink fit [uk] v. kudurmak
have a pink fit [uk] v. fıttırmak
have a pink fit [uk] v. sigortası atmak
have a pink fit [uk] v. şalterleri atmak
not have an earthly chance [uk] v. dünyada şansı olmamak
not have an earthly chance [uk] v. kazanması/yapması imkansız olmak
not have an earthly chance [uk] v. kazanma/yapma şansı olmamak
not have an earthly chance [uk] v. kazanması/yapması mümkün olmamak
have a lot of bottle [uk] v. cesaretli olmak
have a lot of bottle [uk] v. özgüveni yüksek olmak
have a lot of bottle [uk] v. çok girişken olmak
have a lot of bottle [uk] v. büyük cesaret göstermek
have a lot of bottle [uk] v. yüksek özgüven sergilemek
have a pink fit [uk] v. aşırı sinirlenmek
have a pink fit [uk] v. sigortası atmak
have a pink fit [uk] v. şalteri atmak
have a pink fit [uk] v. tepesinin tası atmak
have a pink fit [uk] v. sinirden deliye dönmek
have a pink fit [uk] v. fıttırmak
have a pink fit [uk] v. kudurmak
have a pink fit [uk] v. köpürmek
have a pink/blue fit [uk] v. aşırı sinirlenmek
have a pink/blue fit [uk] v. sigortası atmak
have a pink/blue fit [uk] v. şalteri atmak
have a pink/blue fit [uk] v. tepesinin tası atmak
have a pink/blue fit [uk] v. sinirden deliye dönmek
have a pink/blue fit [uk] v. fıttırmak
have a pink/blue fit [uk] v. kudurmak
have a pink/blue fit [uk] v. köpürmek
have someone or something taped [uk] v. birini/bir şeyi tamamıyla anlamak
have someone or something taped [uk] v. birini/bir şeyi bütün yönleriyle anlamak
have someone or something taped [uk] v. birini/bir şeyi iyice anlamak
have someone or something taped [uk] v. birini/bir şeyi aklına yazmak/kaydetmek
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) vurmak
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) patlatmak
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) geçirmek
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) yumruk atmak/indirmek/sallamak
have a pop at (someone) [uk] v. (birini) eleştirmek
have a pop at (someone) [uk] v. kararını onaylamamak
have a pop at (something) [uk] v. (bir şeyi) denemek
have a pop at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) girişmek/kalkışmak
have a pop at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) kolları sıvamak
have a smack at (something) [uk] v. (bir şeyi) denemek
have a smack at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) girişmek/kalkışmak
have a smack at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) teşebbüs etmek
have it large [uk] v. dağıtmak
have it large [uk] v. kendini eğlenceye vermek
have it large [uk] v. eğlencenin dibine vurmak
have something on the go [uk/australia] v. yapım aşamasında olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. yapımı devam eden bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. devam etmekte olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. sürmekte olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. üzerinde çalışılmaya devam edilen bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. üzerinde uğraşmaya devam edilen bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. halen/şu an devam etmekte olan bir şeyi olmak
have passed your sell-by date [uk] v. artık işe yaramaz biri olmak
have passed your sell-by date [uk] v. miadı dolmuş olmak
have passed your sell-by date [uk] v. artık başarılı biri olmamak
have passed your sell-by date [uk] v. artık güncel biri olmamak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. utanılacak bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. utanç verici bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. hoş olmayan bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. utanılacak bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. utanç verici bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. hoş olmayan bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in one's cupboard [uk] v. utanılacak bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in one's cupboard [uk] v. utanç verici bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in one's cupboard [uk] v. hoş olmayan bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in one's cupboard [uk] v. eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in the cupboard [uk] v. utanılacak bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in the cupboard [uk] v. utanç verici bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in the cupboard [uk] v. hoş olmayan bir sırrı/sırları olmak
have skeletons in the cupboard [uk] v. eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak
have (one's) knife into (someone) [uk/australia] v. kancayı (birine) takmak
have (one's) knife into (someone) [uk/australia] v. (birinin) başına çorap örmek
have (one's) knife into (someone) [uk/australia] v. (birinin) hayatını zorlaştırmak
have a laugh [uk] v. şaka yapmak
have a laugh [uk] v. şakalaşmak
have a laugh [uk] v. maskaralık etmek
have a laugh [uk] v. makara yapmak
have a laugh [uk] v. neşesini bulmak
have a laugh [uk] v. neşeli hareketler yapmak
have a laugh [uk] v. gülünç hareketler yapmak
have a laugh [uk] v. komiklik yapmak
have a laugh [uk] v. dalga geçmek
have a laugh [uk] v. eğlenceli vakit geçirmek
have a laugh [uk] v. keyifli vakit geçirmek
have the law on (someone) [uk] v. (birini) polise ihbar etmek
have the law on (someone) [uk] v. (birini) adalete teslim etmek
have the law on (someone) [uk] v. (birini) polise şikayet etmek
have the law on (someone) [uk] v. (birinin) yaptıklarını polise bildirmek
have the law on somebody [uk] v. birini polise ihbar etmek
have the law on somebody [uk] v. birini polise gammazlamak
have the law on somebody [uk] v. birini adalete teslim etmek
have the law on somebody [uk] v. birini polise şikayet etmek
have the law on somebody [uk] v. birinin yaptıklarını polise bildirmek
have no truck with somebody/something [uk] v. (biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek
have no truck with somebody/something [uk] v. (biriyle/bir şeyle) ilgisini kesmek/ilgisini kesmek istemek
have no truck with somebody/something [uk] v. (biriyle/bir şeyle) ilişkisini kesmek/ilişkisini kesmek istemek
have no truck with somebody/something [uk] v. (birinden/bir şeyden) uzak durmak/uzak durmak istemek
have no truck with somebody/something [uk] v. (biriyle/bir şeyle) alakası olmamak/olsun istememek
have no truck with somebody/something [uk] v. (biriyle/bir şeyle) işi olmamak/olsun istememek
have a thick head [uk] v. başı çok ağrımak
have a thick head [uk] v. başında bir ağırlık olmak
have a thick head [uk] v. kafası sersem gibi olmak
have a thick head [uk] v. akşamdan kalma veya hasta olmaktan dolayı başı ağrımak/sersem gibi olmak
not have a look in [uk] v. şansı olmamak
not have a look in [uk] v. sıra gelmemek
have an trick up your sleeve [uk] v. gizli silahı olmak
have an trick up your sleeve [uk] v. elinde bir kozu olmak
have an ace up your sleeve [uk] v. gizli silahı olmak
have an ace up your sleeve [uk] v. elinde bir kozu olmak
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) şansı açılmak/açık olmak
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) şansı yaver gitmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (biri) için şanslı olaylar üst üste gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (biri) için tüm güzel olaylar üst üste/arka arkaya gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) bahtı açılmak
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) hayatı bayrama dönmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. bayram etmek
not have an earthly [uk] v. hiç şansı olmamak
not have an earthly [uk] v. imkansız olmak
not have an earthly [uk] v. hayatta yapamamak
not have an earthly [uk] v. dünyada yapamamak
not have an earthly [uk] v. mümkün olmamak
not have an earthly [uk] v. imkansız olmak
not have an earthly [uk] v. dünyada şansı olmamak
have got something down to a fine art [uk] v. bir konuda uzman olmak
have got something down to a fine art [uk] v. bir konuda uzmanlık/tecrübe sahibi olmak
have got something down to a fine art [uk] v. bir şeyin kompetanı olmak
have got something down to a fine art [uk] v. bir şeyi çok iyi yapmak
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapmaya) teşebbüs etmek
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapmayı) denemek
have a bash at (doing) something [uk] v. bir işe el atmak
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapmaya) çalışmak
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapma) girişiminde bulunmak
have an eyeful (of something) [uk] v. (bir şeye) dikkatlice bakmak
have an eyeful (of something) [uk] v. (bir şeye) iyice bakmak
have an eyeful (of something) [uk] v. (bir şeyi) kaçırmamak
have somebody’s guts for garters [uk] v. birinin canına okumak
have somebody’s guts for garters [uk] v. dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
have an eyeful (of something) [uk] v. (bir şeyle) göz banyosu yapmak
have an eyeful (of something) [uk] v. (bir şeye) dikkatlice bakmak
have an eyeful (of something) [uk] v. ilginç/sıra dışı (bir şeye) iyice bakmak
get/have the wind up (about something) [uk] v. (bir şeyden) çok korkmak
get/have the wind up (about something) [uk] v. (bir şey) korkusu olmak
get/have the wind up (about something) [uk] v. (bir şeyden) ürkmek
get/have the wind up (about something) [uk] v. (bir şeyden) ödü patlamak
get/have the wind up (about something) [uk] v. (bir şeyle ilgili) korkuya kapılmak
have somebody's guts for garters [uk] v. birinin canına okumak
have somebody's guts for garters [uk] v. birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
have a butcher's [uk] v. bir göz atmak
have a downer on someone/something [uk] v. birini/bir şeyi onaylamamak
have a downer on someone/something [uk] v. birine/bir şeye karşı olmak
have a downer on someone/something [uk] v. birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a downer on someone/something [uk] v. birinden/bir şeyden hoşlanmamak
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birini/bir şeyi çok sevmek
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birine/bir şeye çok saygı duymak
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birine/bir şeye hayran olmak
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birine/bir şeye gıpta etmek
have a shufti (at somebody/something) [uk] v. (birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak/bakmak
have got something taped [uk] v. bir şeyi tamamıyla anlamak
have got something taped [uk] v. bir şeyi bütün yönleriyle anlamak
have got something taped [uk] v. bir şeyi iyice anlamak
have got something taped [uk] v. bir şeyi aklına yazmak/kaydetmek
have had your chips [uk] v. miadını tüketmek (artık istenmemek)
have had your chips [uk] v. ömrünü tüketmek
have had your chips [uk] v. ıskartaya çıkmak
have had your chips [uk] v. demode olmak
have had your chips [uk] v. modası geçmek
have had your chips [uk] v. popülerliğini yitirmek
have had your chips [uk] v. parlak/debdebeli/şaşaalı günleri eskide/geride kalmak
have had your chips [uk] v. miadını doldurmak
have it away (on your toes) [uk] v. sıvışmak
have it away (on your toes) [uk] v. topuklamak
have it on your toes [uk] v. sıvışmak
have it on your toes [uk] v. topuklamak
have it on your toes [uk] v. kaçmak
have somebody/something taped [uk] v. birini/bir şeyi tamamıyla anlamak
have somebody/something taped [uk] v. birini/bir şeyi bütün yönleriyle anlamak
have somebody/something taped [uk] v. birini/bir şeyi iyice anlamak
have somebody/something taped [uk] v. birini/bir şeyi iyice aklına kaydetmek
have somebody/something taped [uk] v. birinin/bir şeyin açık noktasını/kamburunu bilmek
have someone bang to rights [uk] v. birini yeterli delille/kanıtla yakalamak
have someone bang to rights [uk] v. birini suçüstü yakalamak
have someone bang to rights [uk] v. birini kesin delille/kanıtla yakalamak
have the wind up (about something) [uk] v. (bir şeyden) çok korkmak
have the wind up (about something) [uk] v. (bir şeyden) ürkmek
have your fingers in the till [uk] v. çalıştığı şirketten para çalmak
have your fingers in the till [uk] v. para araklamak
have your fingers in the till [uk] v. para tırtıklamak
have your fingers in the till [uk] v. işvereninden para çalmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) tartışmak/atışmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) laf dalaşı yapmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) ağız dalaşı yapmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have/take a butcher's [uk] v. bir göz atmak
have/take a butcher's [uk] v. bir bakmak
have/take a shufti (at somebody/something) [uk] v. (birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak
have your ear to the ground [uk] v. yenilikleri takip et/etmek
have your ear to the ground [uk] v. yeni bilgileri takip et/etmek
have your ear to the ground [uk] v. gözünü/kulağını açık tut/tutmak
have your ear to the ground [uk] v. radarları/algıları açık tut/tutmak
have your ear to the ground [uk] v. uyanık ol/olmak
have your ear to the ground [uk] v. her şeyden haberin olsun/her şeyden haberi olmak
not have a penny to your name [uk] v. beş kuruşsuz olmak
not have a penny to your name [uk] v. beş parasız olmak
not have a penny to your name [uk] v. meteliksiz olmak
not have the face [old-fashioned] [uk] v. yüzü olmamak
not have the face [old-fashioned] [uk] v. cesareti olmamak
not have the face [old-fashioned] [uk] v. utanmak
not have the face [old-fashioned] [uk] v. çekinmek
not have the face [old-fashioned] [uk] v. yüzü tutmamak
Slang
have a package on [uk] v. sarhoş olmak
have a package on [uk] v. paket olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. kıçında kazık varmış gibi durmak/davranmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. kıçına kazık girmiş gibi durmak/davranmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. kazık yutmuş gibi durmak/davranmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. baston yutmuş gibi durmak/davranmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. kazık yutmuş/baston yutmuş gibi olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. çok sert olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. çok katı olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. örümcek kafalı olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. kalas/kütük gibi olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. kereste gibi olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. şakadan/espriden anlamamak
have a poker up (one's) arse [uk] v. asabi olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. aksi olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. fevri olmak
have a poker up (one's) arse [uk] v. espri anlayışı olmamak